Bayramiç’te Tohum
Takas Şenliği’ndeydik
30 Temmuz
2011.
Bayramiç
Halk Pazarı.
Tohum Aşkı yeri göğü sardı…
Hummalı bir çalışma; 40 kişi; 40
Erenler’e selâm olsun!
Her şey
yaşam için, biz için. Göklerden düşen can damlalarının toprakla birleşmesiyle Toprak
Ana’nın tomurcuklandırdığı küçücük parıltılar ellerimizde, ceplerimizde
Bayramiç Pazarı’nın yolunu tutmuşuz. Düştüğümüz yollar, aşk ile buluşan
dostlarla çoşa gelmişiz.
Her yer her dem yemyeşil…
Gönüllere
baktıkça ışıldayan gözler, kavuşma özlemiyle tutuşan niyetler, küçücük kese
kağıtlarına emekle doldurulmuş tohumlar var.
Burası, Yeni Dünya’nın can bulduğu
yer.
Temmuz’un
son günleri, yurdun dört bir yanından gelen gönüllüler Bayramiç’in Yeniköy
Mevkii’nde buluşmuşuz; yüzlerimizde tebessüm, aşka geliyoruz.
Kutsal topraklarımızın sahipsiz olmadığını dile
getirmeye gelmişiz buraya. Altın diye sayıklayanlara “Burada işiniz yok!”
demeye, doğaya musallat olanlara inat, geleceğimiz için tohumlar ekmeye
gelmişiz.
Türkiye’nin
üçüncü, Bayramiç’in ilk Tohum Takas
Şenliği’nde, Bayramiç ve çevresindeki köylerdeki evlerde paketlenen tohumlar
zarflara konularak Pazar yerindeki yerlerini almışlar. İşgal edilmeye çalışılan
onca toprağımızı vermeyeceğimizi anlatıyoruz böylelikle. Gün boyu süren
koşuşturmaca, takasın başlamasıyla doruk noktasına ulaşmış; çoşku içindeki
köylülerle bir arada tohumların yeni evlerine varışlarına tanık oluyoruz.
Takas’ın
arkasından gelen söyleşiler ve panel, hem tohumlarımızın ve ekinlerimizin
hallerini, hem de madenlerin topraklarımızı ne hale getirdiğini gözler önüne
seriyor.
Peki
tohumlar bizlere neyi anlatıyordu?
Tohum…
Başlangıç.
Yepyeni bir
başlangıcın eşiğinde durduğumuzu, ve birlikte olduğumuz sürece kimseye doğayı,
evimizi yağmalama hakkı vermeyeceğimizi anlatıyorlardı bizlere. O gecenin
Yeniay’a denk gelmesi de oldukça manidardı. Artık yeni bir başlangıç yapıyor, ve
o zamana dek söylenen, sokaklara dökülüp ‘hak’ aranan ve işe yaramayan her ne
var idi ise hepsinden öte deneyimliyorduk birlikteliğimizi.
Şimdi,
‘eski’den sıyrılıp, onun yerine çözüm üreten, bize zaman kaybettirmeyecek olan
bir yaklaşımın doğumu söz konusu. Düzenliyor olduğumuz “Tohum Takas”lar ise
bizlere “Anadolu’nun Çocukları” olduğumuzu hatırlatıyor. Canlar bir araya
geliyor, yeni dostluklar ve yeni kervanlar oluşuyor. Elimize aldığımız her
tohum bizlere ‘var’ olduğumuzu ve ‘Anadolulu’ olduğumuzu hiç unutmamamız
gerektiğini yeniden söylüyor.