1 Aralık 2011 Perşembe

Bayramiç’te Tohum Takas Şenliği’ndeydik

Bayramiç’te Tohum Takas Şenliği’ndeydik

30 Temmuz 2011.
Bayramiç Halk Pazarı.
Tohum Aşkı yeri göğü sardı…
Hummalı bir çalışma; 40 kişi; 40 Erenler’e selâm olsun!
Her şey yaşam için, biz için. Göklerden düşen can damlalarının toprakla birleşmesiyle Toprak Ana’nın tomurcuklandırdığı küçücük parıltılar ellerimizde, ceplerimizde Bayramiç Pazarı’nın yolunu tutmuşuz. Düştüğümüz yollar, aşk ile buluşan dostlarla çoşa gelmişiz.
Her yer her dem yemyeşil…
Gönüllere baktıkça ışıldayan gözler, kavuşma özlemiyle tutuşan niyetler, küçücük kese kağıtlarına emekle doldurulmuş tohumlar var.
Burası, Yeni Dünya’nın can bulduğu yer.
Temmuz’un son günleri, yurdun dört bir yanından gelen gönüllüler Bayramiç’in Yeniköy Mevkii’nde buluşmuşuz; yüzlerimizde tebessüm, aşka geliyoruz.
Kutsal topraklarımızın sahipsiz olmadığını dile getirmeye gelmişiz buraya. Altın diye sayıklayanlara “Burada işiniz yok!” demeye, doğaya musallat olanlara inat, geleceğimiz için tohumlar ekmeye gelmişiz.
Türkiye’nin üçüncü, Bayramiç’in ilk  Tohum Takas Şenliği’nde, Bayramiç ve çevresindeki köylerdeki evlerde paketlenen tohumlar zarflara konularak Pazar yerindeki yerlerini almışlar. İşgal edilmeye çalışılan onca toprağımızı vermeyeceğimizi anlatıyoruz böylelikle. Gün boyu süren koşuşturmaca, takasın başlamasıyla doruk noktasına ulaşmış; çoşku içindeki köylülerle bir arada tohumların yeni evlerine varışlarına tanık oluyoruz.
Takas’ın arkasından gelen söyleşiler ve panel, hem tohumlarımızın ve ekinlerimizin hallerini, hem de madenlerin topraklarımızı ne hale getirdiğini gözler önüne seriyor.
Peki tohumlar bizlere neyi anlatıyordu?
Tohum… Başlangıç.
Yepyeni bir başlangıcın eşiğinde durduğumuzu, ve birlikte olduğumuz sürece kimseye doğayı, evimizi yağmalama hakkı vermeyeceğimizi anlatıyorlardı bizlere. O gecenin Yeniay’a denk gelmesi de oldukça manidardı. Artık yeni bir başlangıç yapıyor, ve o zamana dek söylenen, sokaklara dökülüp ‘hak’ aranan ve işe yaramayan her ne var idi ise hepsinden öte deneyimliyorduk birlikteliğimizi.
Şimdi, ‘eski’den sıyrılıp, onun yerine çözüm üreten, bize zaman kaybettirmeyecek olan bir yaklaşımın doğumu söz konusu. Düzenliyor olduğumuz “Tohum Takas”lar ise bizlere “Anadolu’nun Çocukları” olduğumuzu hatırlatıyor. Canlar bir araya geliyor, yeni dostluklar ve yeni kervanlar oluşuyor. Elimize aldığımız her tohum bizlere ‘var’ olduğumuzu ve ‘Anadolulu’ olduğumuzu hiç unutmamamız gerektiğini yeniden söylüyor.